Su kirliliği, su kaynağının, fiziksel, kimyasal, biyolojik, ekolojik ve radyoaktif özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi ya da insan sağlığında, biyolojik kaynaklarda, suyun çeşitli amaçlarla kullanılmasında, su ürünlerinde ve kalitesinde doğrudan veya dolaylı olarak engelleyici bozulmalara sebep olacak maddelerin ve enerji atıklarının su kaynaklarına nüfuz etmesidir. Su insanlık ve doğa için hayati öneme sahip olan bitkilerinde yaşam kaynağıdır. Su bitkileri gelişimleri için sudan ve havadan karbon, azot ve fosfor gibi elementlere ihtiyaç duyar. Kirli sular bu maddelerce fazla kirli olduğundan bu ortamlardaki su bitkileri anormal büyür ve sulardaki çözünmüş oksijeni tüketerek suda yaşayan hayvanların ölümüne neden olurlar. Bu olay ise ötrofikasyon ile isimlendirilir.
Dünyada ve Türkiye’de ekolojizmin siyasal olarak kurumsallaşması ve Yeşil Siyasete, Yeşil Partilere bakıldığında özellikle 1960’lar sonrasında siyasal iktidar için mücadele eden siyasi partiler üzerinde bir baskı grubu olarak etkileme faaliyetlerinde bulunan ve kadına aktif görevler yükleyen gruplar, oluşumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Türkiye’de ilk “Yeşil Parti” 1994 yılında tartışmalı bir kurulma süreci sonrası Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştır. Daha sonra ise 2008 yılında kurulan partinin 2016 yılında tüzel kişiliği iptal edilmiş, 2020 yılında tekrar kurulmuş ve hayattadır.