İlkel topluluklar zaman kavramından yoksun oldukları için gelecek kaygısı duymamışlardır. Böyle bir endişenin olmayışı, birikim yapma sahip olma ve elde etme gibi hırslara engel olmuştur. Dolayısıyla ilkel topluluklarda doğa üzerinde tahakküm kurma fikri yoktur. Bu topluluklar için, doğal varlıklara ruh izafe etme ve tapma şeklinde ifade edilen animistik anlayış ve animizm kavramı öne çıkmaktadır. 16. Yüzyılda başlayan ve özellikle bilimsel devrimin etkili olduğu bir sürecin sonunda insan ile doğal çevre arasındaki organik dünya görüşü ortadan kalkmıştır. Modern toplumsal yapıların ortaya çıkmasına ve mekanik bir dünya görüşünün doğmasına yol açan bu süreçte, doğal çevrenin, matematiksel yöntemlerle hesaplanabilen ve dolayısıyla bütün gizemi çözülebilen bir makine olduğu düşünülmeye başlanmıştır.
Dünyada ve Türkiye’de ekolojizmin siyasal olarak kurumsallaşması ve Yeşil Siyasete, Yeşil Partilere bakıldığında özellikle 1960’lar sonrasında siyasal iktidar için mücadele eden siyasi partiler üzerinde bir baskı grubu olarak etkileme faaliyetlerinde bulunan ve kadına aktif görevler yükleyen gruplar, oluşumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Türkiye’de ilk “Yeşil Parti” 1994 yılında tartışmalı bir kurulma süreci sonrası Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştır. Daha sonra ise 2008 yılında kurulan partinin 2016 yılında tüzel kişiliği iptal edilmiş, 2020 yılında tekrar kurulmuş ve hayattadır.