Ana içeriğe atla

Sosyal Yardım Politikası ve Tarihi Sosyal Refah Devleti

    Sosyal Yardım Politikası ve Tarihi Sosyal Refah Devleti    

    Sosyal yardımların gelişimine bakıldığında, Sosyal Devlet ilkesinin bir gereği olarak görülmüş ve tarihsel süreçte hem ulusal hem uluslararası anlamda gelişim göstermiştir.

Sosyal refah devletinde sosyal yardımlar, tarihsel süreç içindeki değişimi ve uluslararası hukuk kaynakları açısından incelenmektedir. Sosyal refah devletinin farklı anlayışları bulunsa da bazı ortak amaçlar ile ortak bir tanımlama yapılabilir. Toplumun refahını arttırmanın temel hedef olduğu, eşitsizliklerle mücadele eden, sahip olunan hakların korunması ve geliştirilmesine yardımcı olan ve bunu hukuksal güvence altına alıp, sosyal ve ekonomik hayata müdahale eden devlet ortak bir sosyal refah devleti tanımlamasıdır. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için ise çeşitli ekonomik ve sosyal politika araçları kullanılmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çevre Tarihi Disiplini

     Çevre tarihi disiplini, 1960’lı ve 70’li yıllar arsında ortaya çıkan ve görece yeni olan bilimsel bir disiplindir. Dünya genelinde daha sık, karmaşık ve büyük ölçekli şekilde görülen çevre sorunlarına, hava ve su kirliliğine, sera gazı salınımına, iklim değişimi ve canlı türlerinin azalması, iklim değişiklikleri gibi tahribatların farkındalığı uluslararası gündeme taşınmıştır.

Organik Dünya Görüşü

     İlkel topluluklar zaman kavramından yoksun oldukları için gelecek kaygısı duymamışlardır. Böyle bir endişenin olmayışı, birikim yapma sahip olma ve elde etme gibi hırslara engel olmuştur. Dolayısıyla ilkel topluluklarda doğa üzerinde tahakküm kurma fikri yoktur. Bu topluluklar için, doğal varlıklara ruh izafe etme ve tapma şeklinde ifade edilen animistik anlayış ve animizm kavramı öne çıkmaktadır. 16. Yüzyılda başlayan ve özellikle bilimsel devrimin etkili olduğu bir sürecin sonunda insan ile doğal çevre arasındaki organik dünya görüşü ortadan kalkmıştır. Modern toplumsal yapıların ortaya çıkmasına ve mekanik bir dünya görüşünün doğmasına yol açan bu süreçte, doğal çevrenin, matematiksel yöntemlerle hesaplanabilen ve dolayısıyla bütün gizemi çözülebilen bir makine olduğu düşünülmeye başlanmıştır.

Hava Kirliliği

     Hava kirliliği, belli bir kaynaktan atmosfere bırakılan kirleticilerin, havanın doğal bileşimini bozarak onu, canlılara ve eşyaya zarar verebilecek bir yapıya dönüştürmesidir. Günümüzde hava kirliliğine sebep olan ve en önemli kirleticiler şeklinde ifade edilen sera gazlarının (karbondioksit, metan, azot vb.) atmosferin doğal yapısında az miktarda bulunması ve canlı yaşamı için bu miktarın gerekli oluyor oluşu unutulmamalıdır. Hava kirliliğiyle ilgili olan ozon tabakası, küresel ısınma, iklim değişiklikleri, asit yağmurları ayrıca incelenmelidir.